Efsaneye göre, fil ne zaman öleceğini bilir. Sürüyü meşgul etmek ve onları yavaşlatmak yerine, fil mezarlığına gider. Burada huzur içerisinde ölür, ancak torunları onu kolayca bulabilir ve gelecekte mezarını ziyaret edebilir.
Fil Mezarlığı Efsane mi?
Ölmeden önce fillerin belirlenmiş bir mezarlık araması ile ilgili hiçbir geçerli kanıt olmamasına rağmen, küçük bir coğrafi bölgede çok sayıda fil kalıntısı bulmak mümkündür. Eskiden oluşmuş bu fil kalıntılarının konsantrasyonu çoğu kez doğal bir fenomendir.
Filler nesiller boyunca aynı göç yollarını izler. Yaralı, çok yaşlı veya seyahat etmekte çok zayıf olan filler, su ve yiyeceklere kolay erişime sahip belirli yerlerde yerleşebilirler. Ölmek için hazır oldukları için değil hayatta kalma şansını arttırdığı için o bölgeyi seçerler. Zaman içerisinde, beslenmede çeşitlilik eksikliği, yaralanmalar ya da yaşlılık bu fillerin ölmesine neden olarak, küçük bir alanda karkasların yoğunlaşmasına neden olur.
Sözde fil mezarlıkları, kuraklık veya zehirlenme gibi çevresel faktörlerden de kaynaklanabilir. Örneğin, birçok fil mezarlığı Kenya Gölü Rudolf yakınlarında bulunur. Bu göl son derece tuzludur ve büyük olasılıkla bu sudan içen bir sürü fili öldürdü. Doğu Afrika’daki bazı fil sürüleri ise bir dizi zehirli gölün yakınında öldü.
Peki ya fillerin, uzun süre önce kaybettikleri sevdiklerine saygılarını ödemek için bu mezarlıklara döndüğü efsanesine ne dersiniz? Bu fikri araştıran bilim insanları, fillerin kendi türlerine ait kalıntılarla etkileşimde bulunduklarını keşfettiler; bu kalıntıları mutlaka düzenli ziyaret etmeleri gerekmiyordu, ancak düzenli rutin süresince onları tespit ederlerse kalıntıları dikkat çekici bulabiliyorlardı.